Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaPortalAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Tekrar 2. Lehman Brothers Olayına Doğru [>>oGzHn<<]

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
>>oGzHn<<
Moderatör
Moderatör
1 2
>>oGzHn<<
3 4
Erkek
Yaş : 29
Mesaj Sayısı : 145
Nerden ? : Ankara
Lakabınız ? : Aslan Pençesi

Konuya puan ver
Tekrar  2. Lehman Brothers Olayına Doğru  [>>oGzHn<<] Vide
MesajKonu: Tekrar 2. Lehman Brothers Olayına Doğru [>>oGzHn<<] Tekrar  2. Lehman Brothers Olayına Doğru  [>>oGzHn<<] Icon_minitimePaz Ara. 14, 2008 9:46 pm

2.Lehman Brothers Vakası Olur...



14 Aralık 2008 Pazar Saat: 17:00

Senato, 14 milyar dolarlık kurtarma paketine ret kararı çıkması ardından,Beyaz Saray'dan otomotiv sektörünü kurtarmak için 700 milyar dolarlık paketin kullanılabileceğini açıkladı.Beyaz Saray, daha önce senato tarafından onaylanmış olan kurtarma planından harcama yaparak senatoyu by-pass etmeyi amaçlıyor.Beyaz Saray’ın unuttuğu bir şey var ki, 700 Milyar $ tutarında olan kurtarma planının 350 Milyar $ tutarındaki kısmı onaylandı. Diğer 350 Milyar $ tutarında harcama yetkisinin onaylanması yine senatonun oylamasına bağlı olacak.By-pass edilen senato, dönecek dolaşacak yine piyasaların karşısına çıkacak. 14 Milyar $ tutarında kaynak eğer TARP(Finansal Kurtarma Paketi) üzerinden kullanabilecekse, neden böyle bir yola girildi ve otomotiv sektörünü kurtarmak için ayrı bir kurtarma planı hazırlandı? Bunun nedeni senatonun onay verdiği 350 Milyar $ tutarı peşin, 350 Milyar $ tutarı senatonun onayına bağlı kurtarma paketi sadece finansal sektörü kapsıyor. Daha önce Hazine Bakanı Paulson, TARP içerisinden otomotiv sektörüne kaynak ayrılabileceğini belirtmiş ve bu mümkün olmadığı için ayrı bir kurtarma paketi yapılmıştı. Ne değişti de TARP içerisinde böyle bir kaynak ayrılabilecek? Beyaz Saray’ın TARP içerisinden otomotiv sektörünü fonlarız açıklamasını biraz kuşkuyla bakılmalıdır. Cuma günü ABD piyasaları da kuşku ile bakmıştır. General Motors için hayati öneme haiz bu kaynağın sağlanacağı haberine rağmen %4.37 oranında düşmüştür. Cuma günü ABD piyasaları hacimsel anlamda cılız bir tepki göstermesi, Beyaz Saray’ın açıklamalarına tedbirli yaklaşıldığının bir göstergesidir. ABD’de batma noktasına gelen otomotiv sektörü, finansal krizin reel sektöre olan geçişini göstermektedir. ABD’de mortgage krizinden, kredi krizine, kredi krizinden finansal kuruluşların iflasına ve el konuluşuna kadar ilerleyen bir domino etkisidir. General Motors burada domino taşıdır. General Motors iflas ederse, GM diğer otomotiv sektöründe domino taşlarını devirecek ve kriz artık reel sektör içerisinde yan-alt sektörlere nüfuz edecektir. Bu yüzden Genel Motors veya başka bir otomotiv şirketi iflas ederse, her şey bitti derken yeniden başlayan 2. Lehman Brothers vakası yaşarız.

Gökhan USKUAY

Muhakkak Okuyun: IMF Yalanları

14 Aralık 2008 Pazar Saat: 11:00

IMF ile sonunda bir stand-by yapılacak. Çünkü en iyimser küresel senaryoda bile Türkiye IMF kredisi olmadan dış finansmanını çeviremez ve sert bir devaluasyon yer. Ayrıca, bunca vaatten sonra anlaşmnın iptali derin bir kredibilite bunalımı yaratıp, DİBS’lere ek hasar verir. Ama, hükümetin bilinçli veya bilinçisz olarak stand-by’le ilgili sızdırdığı bilgiler derin soru işaretleri içeriyor. Ya IMF ile ortada henüz hiç bir şey yok, ve yerel seçimlere kadar halk uyutularak stand-by ve onun gerektirdiği bütçe kesintileri hasıra altı edilecek. Ya, hükümet IMF’nin ne dediğini anlamıyor. Ya da IMF o kadar ağır şartlar istiyorki, hükümet Kabul etti, ama bize nasıl açıklayacağını bilmiyor. Bu korkularımızı en iyi özetleyen makaleyi Referans Gazetsin’de Sn Seyfettin Gürsel kaleme aldı. Aşığıda makalenin önemli bölümlerini aktarıyoruz.

www.referansgazetesi.com: Seyfettin Gürsel: Hükümetin tavrı ve spekülasyonlar durgunluğu daha da derinleştirebilir

Hükümet yetkililerinin ve basının tutarsız, hatta kimi zaman manipülatif söylemleri sayesinde müzakere edilmekte olan IMF anlaşması tam bir muammaya dönüştü. Ortada bol miktarda dezenformasyon, spekülasyon ve yanlış anlama var. Yanlış anlamalar özellikle sorun, çünkü IMF'ye yönelik mevcut vehimleri besleyerek işi iyice zorlaştırıyorlar. İktisatçılar da ikiye bölündü: Anlaşmayı destekleyenlerle karşı çıkanlar saflaştı. Keynesçilik moda oldu ama Keynesçi politikaların koşulları doğru dürüst tartışılmıyor. Bu IMF tartışmasında doğrusu bir hayli doluyum. Ağız tadıyla içimi dökmek istiyorum.

Hükümetin neden olduğu bilgi kirliliği

IMF ile aylardır müzakere ediliyor. Küresel krizin Türkiye'yi ciddi ölçüde etkileyeceğini hükümet anlamsız popülist bir direniş gösterdikten sonra kabul etti. Ettiğinden bu yana da ciddi ciddi müzakere ediliyor. Ama Başbakan'ın "ümüğümüzü sıktırmayız" çıkışından itibaren ortalığı yoğun bir bilgi kirlenmesi kapladı. Başlangıçta hükümet, IMF ile anlaşmaya boş verip sanal bir 2009 bütçesi yaptı. Vergi gelirlerini yüzde 4 büyüme varsayımına göre oluşturdu. Gelire göre de harcama düzeyini belirledi. Görünürde sıkı bir bütçe vardı. Bütçe açığının GSYH'ye oranı yüzde 1,2 ile sınırlıydı. Faiz dışı fazla oranı da yanlış hatırlamıyorsam, yüzde 3,5 olarak öngörüldü.

Oysa bu sıkılık yüzde 4 büyümenin sağladığı sıkılıktı. Küresel krizin beklenenden daha derin olduğu, Türkiye'yi de fena sarsacağı belli oldukça, yüzde 4'lük büyüme varsayımı hükümet açısından da savunulamaz hale geldi. Bütçe büyüklükleri açıklandığı gün gelir düzeyinin gerçekçi olmadığını ve yüzde 2'lik büyümeye göre revize edilmesi gerektiğini savundum, savunmaya da devam ediyorum. Ancak hükümet bir türlü bu tatsız ama çıplak gerçeği kabullenemedi ve IMF ile büyüme varsayımı üzerinden harcamalar konusunda kıran kırana pazarlığa oturdu. Gerek Başbakan gerek ekonomiden sorumlu bakanlar kamuoyunu aydınlatacak bilgileri vermekten imtina ettiler. Herhalde pazarlığın nasıl sonuçlanacağını kestiremedikleri için. Yaratılan boşluğu da spekülasyonlar ve rivayetler doldurdu.

Reuters'in balonları ve Radikal'in manşeti

9 Aralık Salı günü Radikal gazetesi "Biri bizi kandırıyor mu?" manşetiyle çıktı. Üst başlıkta da "Ya sürece dair bilgiler yanlış ya da IMF Türkiye'yi aldatacak" yazıyordu. Manşetin kaynağı, görüşlerine değer verdiğim Mahfi Eğilmez'in "Tuhaf bir IMF macerası" başlıklı yazısıydı. Mahfi Eğilmez, IMF başekonomisti Olivier Blanchard'ın IMF'nin dergisi Finance and Development'ın aralık sayısında yayımlanan makalesinde savunduğu görüşlere ve Macaristan Başbakanı'nın Sabah gazetesinden Nur Batur'a verdiği röportajda ülkesi ile IMF arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin açıklamalarına dayanarak şöyle diyordu yazısında: "IMF'nin kendi sitesindeki açıklamaları, başekonomisti Blancahrd'ın söyledikleri ve Macaristan Başbakanı Gyurcsany'nin röportajda söyledikleri doğruysa, o zaman bu IMF ya bize karşı özel bir husumet güdüyor ve kasıtlı olarak bizi daha da batırmak istiyor ya da birileri IMF üzerinden şaşırtmaca vererek bizi kandırmaya çalışıyor. Eğer IMF'nin bize karşı öne sürdüğü iddia edilen koşullar doğruysa bugüne kadar IMF ile bir programa girilmesi için verdiğim desteği geri çekiyorum".

Özel koşullar iddiası

Devenin eğriliği hikâyesi gibi. İnsan neresinden doğrultmaya başlayacağını bilemiyor. En iyisi "IMF'nin bize karşı öne sürdüğü iddia edilen koşullar"dan başlayalım. Sonra IMF'nin ve Blanchard'ın gerçekten ne dediklerine geliriz. IMF'nin öne sürdüğü iddia edilen koşulların kaynağı Reuters. Bu saygın ajans geçen hafta geçtiği kapsamlı haberde IMF ile yapılmakta olan müzakerelerin içeriği hakkında geniş bilgiler verdi. Habere göre IMF 2009 büyümesinin sıfır olarak alınmasını istiyor, bu yeni büyüme varsayımına göre de başta belediyelere aktarılacak paralar olmak üzere, çeşitli kamu harcamalarından toplam 10 milyarlık kısıntı istiyordu. Mahfi Eğilmez yazısında aktarmıyor ama aynı haberde IMF'nin enflasyonun 2009'da yüzde 14-15'e çıkmasını beklediği de aktarılıyordu.
Reuters'in ortalığı karıştıran bu haberi 5 Aralık Cuma günü yayımlandı. İyi hatırlıyorum çünkü cuma günleri saat 16.30'da Kanal 24'te düzenli ekonomi yorumları yapıyorum. O günün en önemli haberi buydu. İlk okuyuşta haberde bir tuhaflık olduğunu sezinlemiştim. Açıklanan ekonomik büyüklükler arasında tutarsızlık vardı. Büyüme yüzde sıfır alındığında mevcut bütçeden yapılması gereken kısıntının 10 milyar YTL'den çok daha büyük olması gerekirdi. Ayrıca, yüzde sıfır büyüme ve küresel deflasyon koşullarında enflasyonun yükselmesini beklemek saçmaydı. Hem yüzde sıfır büyüme de nereden çıkıyordu? Benim bildiğim IMF son olarak Türkiye ekonomisinin 2009'da yüzde 2 büyüyeceğini tahmin etmişti. OECD'nin son tahmini de yüzde 1,6 idi.

Büyüme-bütçe ilişkisinde altın oranlar

Büyüme-bütçe ilişkisinin dayattığı makro büyüklüklere, parmak hesabıyla da olsa, biraz yakından bakalım. Bütçe gelirlerinin yüzde 80'inini vergi gelirleri oluşturuyor. Vergilerin üçte ikisi de KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşuyor. Bu tür gelirler ekonomik faaliyetin hacmiyle kısacası büyüme ile yakından ilişkilidir. Kriz koşullarında gelir ve kurumlar vergisinin tahsilatında da düşme beklenir. Sonuç olarak büyüme varsayımı yüzde 4'ten sıfıra çekildiğinde en iyimser tahminle bütçe gelirlerinde GSYH'nin yüzde 4'üne yakın bir düşüş öngörmek gerekir. Bu da tahminen en az 40 milyar YTL eder. Eğer, harcamalardan sadece 10 milyarlık bir kısıntı yaparsanız, bütçe açığı 3 puan artar. Faiz dışı fazla da kabaca 3 puan düşerek yüzde 0,5'e geriler.

Bu dengeler kamu borç oranını yükseltir. 2002'den bu yana sürekli düşen kamu borç oranının yeniden artmaya başlaması enflasyon beklentilerini yukarı çeker. Kur ve faizler yükselir, belirsizlik artar. Sonuç olarak Keynesçi politika geri teper; hem ekonomik canlanma güdük kalır hem de enflasyon yükselmiş olur. Orta vadede de büyüme oranı düşer. IMF'nin bu ölçüde gevşek bir maliye politikasına yeşil ışık yakması düşünülemez. Aşağıda gösterileceği gibi, IMF'nin her koşulda para ve maliye politikalarını gevşetin diye bir yaklaşımı yoktur ve bu yaklaşımında haklıdır.

Eğer büyüme yüzde sıfır değil de yüzde 2 alınırsa, maliye politikasında kontrollü bir gevşeme ve 2009'un ikinci yarısında küresel krizden çıkışın başlaması ile 2009'u yüzde 2 civarında bir büyüme ile bitirmek mümkün olabilir. Yüzde 2'lik büyüme varsayımı, bütçede öngörülen gelirlerden 2 puan düşüş gerektirir. Harcamaları ise 1 puan, yani 10 milyar düşürebilirsiniz. Bu durumda bütçe açığı bir puan artarak yüzde 2'yi geçer, faiz dışı fazla da yüzde 2,5'e geriler. Bu da borç oranını aşağı yukarı sabit tutar. Böyle bir dengeyi IMF destekleyebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.crazyfifa.forumup.com
Er-Ryan
Yönetici
Yönetici
1 2
Er-Ryan
3 4
Erkek
Yaş :
Mesaj Sayısı : 268
Nerden ? : İstanßuL
Lakabınız ? :

Konuya puan ver
Tekrar  2. Lehman Brothers Olayına Doğru  [>>oGzHn<<] Vide
MesajKonu: Geri: Tekrar 2. Lehman Brothers Olayına Doğru [>>oGzHn<<] Tekrar  2. Lehman Brothers Olayına Doğru  [>>oGzHn<<] Icon_minitimePtsi Ara. 15, 2008 7:17 pm

saol paylkaşım için
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://paylasimnoktasi.forum.st

Tekrar 2. Lehman Brothers Olayına Doğru [>>oGzHn<<]

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Dönüyor ! :: Ekonomi & Borsa -
http://www.genclerindiyari.com/Themes/colatesi_v3/images/bayrak.gifYeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar